Güneş efsanesi alanında yapılan daha ileri araştırmalar, özellikle de yazarın bildiği kadarıyla henüz böyle bir yayının ortaya çıkmadığı gerçeği göz önüne alındığında, yalnızca tüm çağların ve ulusların güneş hakkında ördüğü efsanelere, geleneklere ve batıl inançlara adanmış bir cildin yayınlanmasını garanti edecek yeterli konuyu ortaya çıkardı. Bu konudaki literatür, insanlığın beşiğinden günümüze kadar olan yaşam öyküsüyle bağlantılı olduğu için ilgi çekicidir, çünkü güneş efsanesi tüm mitolojinin temelinde yer alır ve bu nedenle sonsuza dek üstünlük iddia etmelidir. Doğal olarak, güneş hakkında zengin bir folklor madeni kümelenmiştir. Gün küresinin önemi, yaşamın sürdürülmesi ve gelişmesindeki önemi, onu her zaman saran gizem, insanlığın refahındaki büyük etkisi, güneşe her çağın ve her ırkın kendi sayfalarına katkıda bulunduğu, eşi benzeri olmayan bir ilgi tarihi sağlamıştır. Modern bilimin ışığında, bu efsane ve mit yığını çocukça ve önemsiz bir değer gibi görünebilir, ancak her çağ kendi ilerleyişini gösterir ve çok önemli olan şimdiki zaman kısa sürede gölgeli ve unutulmuş geçmişin içinde kaybolur. Bu nedenle ilerlemenin en iyi ölçüldüğü ve yorumlandığı yer geçmiş tarihin canlandırılmasıdır.

Eskiler arasında çok yaygın olan, güneşin her gece bir tıslama sesiyle denize girdiği düşüncesi bize tamamen aptalca ve anlamsız görünmektedir, ancak övündüğümüz bazı değerli fikirler zamanın dokunuşuyla boş hayallere dönüşmesin diye, geçmiş çağları kaba fikirleri ve tuhaf hayalleri nedeniyle alaya almayalım. Bu nedenle tarih öğrencisi için geçmişi tüm evreleriyle incelemek önemlidir ve geçmiş çağların irfanına dair gün ışığına çıkarılabilecek her şey bizim için bir cazibeye sahip olmalı ve entelektüel yaşamımızda bir yer bulmalıdır.